Bu ne hırs, bu ne
ihtiras, bu ne açgözlülük!
Böylesini, ‘kentsel dönüşüm’ denen talanı icat eden Mussolini
faşisti bile kendi ülkesine yaşatmamıştır!
‘Eski’ diye tanımlanan ne kadar yaşanmışlık ne kadar kültürel
değer varsa yık, yerine gudubet yapılar kondur.
Yasaları filan geçtik, hiç bir kural, hiç bir insani değer
bile umursamıyorsun.
Tüm ülke çöplük.
Kentler, dağlar, ormanlar, ovalar, nehir ve dere yatakları
kazılıyor, Anadolu’nun bağrında bir makine homurtusudur gidiyor.
Her yere beton her yere demir yığınları yağdırıyorsun.
Bunun adı vatan ve millet sevgisi öyle mi?
Batsın böyle sevgi.
Şimdi de gözlerini Dünya insanlığının ortak mirası olan
kalıtlara dikmiş durumdasın.
Antik kentler, tiyatrolar ve ören yerleri için proje hazırlıyorsun.
‘Turizm gelirlerini artırmak’ adıyla yapılan bu çalışma ile
tüm kalıtların peşkeşini öngörüyorsun.
Restorasyon karşılığı yandaşlara ve uluslararası sermaye
gruplarına güzellemeye hazırlananların içinde neler yok ki!
Ege ve Akdeniz bölgelerindeki tüm antik kentlerin dökümü
yapılmış.
Yağma Recep’in böreği!
Yapılan, bu topraklarda yaşamış tüm uygarlıklardan intikam
almak değil ise nedir?
Side Antik Kenti’nin daha girişinde Manavgat yol ayrımında,
‘Sabancı Side Antik Kenti’ne Hoş geldiniz’ tabelası ile karşılaşacağız ya da
Aksu’da Perge sapağının daha başında ‘Al Baraka Türk Perge Antik Kenti’ne Hoş
geldiniz’ olmadı Selçuk-Efes sapağında ‘Çalık Efes Antik Kenti’ne Hoş geldiniz’
tabelaları göreceğiz.
‘Restore et işlet’ denen düzenlemede bakanlığa ‘kazı denetimi
yetkisi’ veriliyor.
Bu düzmece yetki, hırsızlamanın kılıfı olarak düşünülmüş olsa
gerek!
Hangi personelinle, kimi, nasıl denetleyeceksin, devlet
olarak bünyende barındırdığın kaç Arkeolog var, kaç yetkin sanat
tarihçisiyle-bilim insanıyla çalışıyorsun, kaç Üniversite ile diyaloğun var,
kaç ulusal-uluslararası kuruluşla sağlıklı bir işbirliği yapıyorsun?
Şimdiye kadar yaptığın hangi kazı çalışmasının altından alnının
akıyla kalkabildin?
Bütün bu çalışmalar için bakanlığının fonunda kaç paran var?
Yoksul ve yoksunsun.
Zavallısın.
Bu ülke de bütçesi en düşük olan bakanlıkla mı yapacaksın
bunu?
Ülkem eski eser hırsızı kaynıyor, sen göstermelik iki- üç
antik değerin peşine düşüyor, sonra da çıkıp karşımıza böbürleniyorsun.
Senin son on yıllık tarihin aynı zamanda eser hırsızlığı
tarihidir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü
açıkladı.
“Türkiye'de 2002–2011 yılları arasında 34 ilde
vakıf eserleri hırsızlığı gerçekleşti.
Bu iller arasında en çok vakıf eseri, İstanbul’dan çalındı.
İstanbul'dan 433 vakıf eseri götürüldü.
Çalınan eserler arasında
2 bin 200 parça çini, 449 yaygı, 204 hat levha, 124 şamdan, 42 metal eser, 24
yazma eser, 22 taş eser, 18 ahşap eser, 15 saat, 7 âlem, 6 tekstil eseri, 4
Sakal-ı Şerif ve 2 kandil “olduğunu açıkladı.
Belge ortada.
Belge ortada.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı sitesinden (http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44493/calinan-eserler.html)asıl
hırsızlamaları duyuruyorsun.
Bu rezalet değil ise nedir?
Koruman altındaki eserler iç edilirken, yolgeçen hanına dönmüş
antik kentlerde, ören yerlerinde, antik tiyatrolarda özel şirketlerce yapılacak
kazıları, nasıl denetleyeceksin?
Olacakları görmemek aptallık!
Bin yıllardır talan edilmiş tüm Anadolu uygarlıklarının
eserleri, dünyanın ünlü müzelerinde, antika pazarlarında, müzayede denen
namussuzluklarda, kara para aklayıcısı kan emicilerin
evlerinde-şatolarında-yalılarında- özel müzelerinde boy gösteriyorlar.
Hepsi hırsızlama.
Şimdi sen bu durumu yasallaştırmanın kapısını sonuna kadar açıyorsun.
Senden de sana ve tüm yaptıklarına tapınan yandaşlıktan da
utanıyorum!
Ama bilmelisin ki; eğer bu projeni hayata geçirmeye kalkarsan
iki elimle yakana yapışacağım.
Bu kez yalnız da kalmayacağım.
Henüz insanlığa dair umutlarım tükenmedi.
oaydinoaydin@gmail.com
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.