Türkiye Cumhuriyetinin ilan edildiği 29 Ekim 1923 tarihi ne kadar önemliyse, Devrim Yasaları diye
adlandırılan üç temel yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edildiği 3
Mart 1924 tarihi de en az o kadar önemlidir.
Çünkü bu yasalar Cumhuriyet yönetiminin temelini
oluşturmaktadır.
Bir başka deyişle, devrim yasaları ortadan kaldırıldığında Cumhuriyet kavramı
çağdaş anlamını yitirecek ve bu gün gözlenmekte olduğu gibi bu çağdaş içerik, yerini çağ
dışı, gerici, karanlıkçı amaçlara bırakacaktır.
Günümüzdeki siyasal iktidar, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde çoğunluğu ele geçirmiş olan karanlıkçı güç, devrim
yasalarını yok etme yönünde kendince kararlı adımlarla ilerliyor.
Ulusal bayramların kutlanmasına sudan
bahanelerle getirilmek istenen yasaklar
bu yönde atılmış adımlardandı.
Halkın ve gençliğin gücü barikatları
yıkarak bu haince yasaklama
girişimlerine izin vermedi.
Fakat gerici iktidar, devrim yasalarını
yok etme yönünde ne yazık ki yol almayı sürdürüyor.
Bu yasaların belki de en yaşamsal önemde olanı, öğrenim
birliği yasası, 4+4+4 denilen gerici
yönetmelikle ve uygulamada zorunlu
kılınan din içerikli derslerle, ölümcül
yaralar aldı.
4+4+4 yasası ve din içerikli zorlayıcı
dersler, Anayasa hükmü olan devrim yasalarına açıkça aykırıdır ve Anayasa
Mahkemesince kesinlikle iptal edilmeleri gerekir.
Bu yapılmıyorsa, yüksek yargı da
anayasayı ihlal suçuna ortaklık ediyor demektir.
Devrim yasalarından bir başkası, Din
İşleri ve Vakıflar Bakanlığının kaldırılmasına ilişkin yasa da, Diyanet İşleri
Başkanlığına günümüzde kazandırılmış
olan fetvacı konumla açıkça ortadan
kaldırılmaktadır.
Bu sıradan bürokratik kurum, günümüzdeki
olağanüstü bütçesiyle ve fetvalarıyla,
Bakanlık olmanın da ötesinde, Şeyhülislamlığa dönüşmektedir.
Bu dönüştürmenin hesaplı
ve bilinçli bir Cumhuriyet ve
çağdaşlık düşmanlığı olduğu apaçıktır.
Devrim yasalarıyla ortadan kaldırılan
ve ülke dışına çıkarılan Halifelik kurumunun da, yine bugünkü siyasal iktidarca
ve olasıdır ki emperyalist güçlerce yeniden
yaşama geçirilmek istendiğinden kuşku duymamak gerekir.
Türkiye Cumhuriyetinin çağdaşlık içeriğinin böylece
boşaltılması, ABD emperyalizmi ve Batılı ortaklarının
“Uygarlıklar Çatışması” diye adlandırıldıkları gericileştirme ve bölerek
yönetme politikalarının gereğidir.
Bu uğursuz politikanın yerli işbirlikçiler eliyle başarıya ulaştırılması,
çağdaş Türkiye cumhuriyetinin yok edilmesiyle eş anlamlıdır.
Anayasadan devrim yasalarının
çıkarılması, Cumhuriyetimizin altından bu temelin çekilip alınması, boynuna
urgan geçirilmiş bir idam mahkûmunun ayakları altındaki sandalyenin çekilip
alınması demektir.
Bu cinayete izin vermeyecek, bununla da
kalmayarak Cumhuriyetin boynuna geçirilmiş olan urganı söküp çıkaracak, ülkemizi emperyalizmin ve
işbirlikçilerinin boyunduruğundan kurtaracağız.
Devrim yasalarını savunulması,
çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek kuşakların aydınlık geleceklerinin savunulması demektir.
3 Mart 1924’ü çağdaşlık bayramı olarak
kutluyor ve ülkece kutlanmasını öneriyoruz.
3 Mart 1924 Çağdaşlık Bayramımız kutlu
olsun!
SANATÇILAR GİRİŞİMİ
3 Mart 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.