Nihat Behram
nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
nihat.behram@yurtgazetesi.com.tr
Memlekette “öyle haber”in kaynağı bol olduğu için, medya “öylenin öylesini” yani vahşinin vahşisini, kanlının kanlısını, zalimin zalimini seçiyor. Zaten sıradan hırsızlık, kavga, yaralama olaylarının haber değeri yoktur. “Bunu yapan insan olamaz! Okuyunca gözlerinize inanamayacaksınız! Bu kadarı da olur mu demeyin!” türünden başlık atılabilecek bir olay olmalı. Bu türden haberlerin üstüne +18 işareti koyuyorlar. Medyanın bu konularda haber sıkıntısı yok. Tam tersi haber zengini. Üstünde tepinerek canlı canlı mezara konulan kadın, sigarayla dağlanmış bebek, eşinin cinsel organını bıçakla parçalamış adam, komşuyu gözetlediği için gözleri oyulan genç türü haberlerin gazetelerde olmadığı gün yok. Hem de sürüsüne bereket! Haberi verme şekli, gazetelerin yapısını da, bu tür haber kaynağı memleketin halini de yeterince yansıtıyor. Canileri, en vahşi cinayet halleri için yarışan bir toplum. Hükümetiyle, medyasıyla bu yapıdan beslenen bir sistem. Toplumsal cinnet hali başka nedir?
Salt kriminalite olsa, “toplum orman kanunlarına teslim” falan der geçersin! Politik dünyanın manzarası da aynı! Hatta benim için çok açık: sosyal hayattaki kriminalite manzaraları, politik dünyada yaşanan cinnet ve cinayet gerçekliğinin gölgesidir.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Aynı gazetelerde, günün politik olayları ile ilgili sayfalara göz atmak yeter. “Bunu yapan insan olamaz! Bu kadarı da olur mu demeyin!” türü başlıklar, politik olaylardaki işkence, zulüm, katliam haberleri için de geçerli değil mi? Uludere katliamını, Ceber’in işkenceyle öldürülüşünü falan geçtim; tek suçları okullarına gelen bir Bakanı protesto etmek olan şu körpecik öğrencilerin üstünde kabaralı postalları, copları, gazları, kalkanları, dipçikleriyle tepinmek, insanın yapabileceği bir şey midir? Olmadığı gün var mı? Hem de sürüsüyle. Cinnet değil de ne?
İşin bu yanına, yani politik yanına gelince, medyada dil ve yorum birden değişiyor! Zulmün, işkencenin, insanlık dışı muamelenin bini bir para, fakat sitemin zindanlarında, işkencehanelerinde yaşananlar, bir iki muhalif gazete dışında haber değeri taşımıyor. Cinnet ve cinayet daha da çirkefleşiyor. Yalan, iftira ve sahtekârlık, cinneti daha da kuduzlaştırıyor. Evet, cinnet ve cinayet çağının medyası kuduz bir medyadır. Zembereği saldırıya ayarlıdır. Sözgelimi, Kaddafi’nin katlediliş biçimi, “Bunu yapan insan olamaz!” başlığına tam da uygun değil miydi? Dün o katliamı aklayan bir duyguyla “Kaddafi cezasını buldu!” başlığıyla haber yapanlar, aynı dil ve ruhla bugün de ÖSO’nun çocuklara baltayla kafa kestirmekten, hastane bombalamaya dek insanlık dışı cinayetlerini aklıyor. Onlara göre, “ÖSO özgürlük gücü”, silahlar “insani yardım” malzemesi! Namusunu yitirmemiş bir iki yayın dışında, ÖSO gözüyle yorumlanmamış tek Suriye haberi bulamazsınız. Medya kudurganlığı her gün yeni boyut kazanıyor. Son örneği: Meksika’da mafia içi bir cinayet, “Esed ordusu tarafından kafaları elektrikli testere ile kesildi!” diye verildi! Bu tür haber sahtekârlığı bir değil, binlerce.
Toplumun cinnet hali ve cinayetler, medyanın “haber gıdası”! Vatandaş zaten, bu türden cinnet ve cinayet olaylarının gönüllü muhabiri oldu. Ceplerindeki “Akıllı telefon”ların kameraları 24 saat açık! Cinnet ve cinayet çağının politik yapılanma kadroları ise özel yetiştirildi. Dünyaya ilişkin politik haber ve yorumları onlar yapıyor. Bu kadrolar içinde “ödülle” süslenmiş ünlü yazarlar da var, ABD hayranlığıyla eğitilip “Ortadoğu siyaseti uzmanı demokrat” maskesiyle medyada üst katlara yerleştirilmiş süslü, besili gazeteciler de! Dünyadaki olaylara ilişkin söyledikleri yalan ve çarpıtmalar “Bu kadarı olmaz?” dedirten cinsten! Kendi kazançları nedir, bilmem; ama bu halk düşmanlarından hayatın kazandığı hiçbir şey yok. Dahası: halka cinayet ve cinnet emziriyorlar, yani kan! Sistem medyasının her zamanki yapısı buydu, ama bugünkü kudurganlığı her zamankinden fazla!
*********************
Dörtlük
Hayata katkınla anıl
Malınla mülkünle değil
Mazlumun bağrında sağıl
Zalimin koynunda değil
Salt kriminalite olsa, “toplum orman kanunlarına teslim” falan der geçersin! Politik dünyanın manzarası da aynı! Hatta benim için çok açık: sosyal hayattaki kriminalite manzaraları, politik dünyada yaşanan cinnet ve cinayet gerçekliğinin gölgesidir.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Aynı gazetelerde, günün politik olayları ile ilgili sayfalara göz atmak yeter. “Bunu yapan insan olamaz! Bu kadarı da olur mu demeyin!” türü başlıklar, politik olaylardaki işkence, zulüm, katliam haberleri için de geçerli değil mi? Uludere katliamını, Ceber’in işkenceyle öldürülüşünü falan geçtim; tek suçları okullarına gelen bir Bakanı protesto etmek olan şu körpecik öğrencilerin üstünde kabaralı postalları, copları, gazları, kalkanları, dipçikleriyle tepinmek, insanın yapabileceği bir şey midir? Olmadığı gün var mı? Hem de sürüsüyle. Cinnet değil de ne?
İşin bu yanına, yani politik yanına gelince, medyada dil ve yorum birden değişiyor! Zulmün, işkencenin, insanlık dışı muamelenin bini bir para, fakat sitemin zindanlarında, işkencehanelerinde yaşananlar, bir iki muhalif gazete dışında haber değeri taşımıyor. Cinnet ve cinayet daha da çirkefleşiyor. Yalan, iftira ve sahtekârlık, cinneti daha da kuduzlaştırıyor. Evet, cinnet ve cinayet çağının medyası kuduz bir medyadır. Zembereği saldırıya ayarlıdır. Sözgelimi, Kaddafi’nin katlediliş biçimi, “Bunu yapan insan olamaz!” başlığına tam da uygun değil miydi? Dün o katliamı aklayan bir duyguyla “Kaddafi cezasını buldu!” başlığıyla haber yapanlar, aynı dil ve ruhla bugün de ÖSO’nun çocuklara baltayla kafa kestirmekten, hastane bombalamaya dek insanlık dışı cinayetlerini aklıyor. Onlara göre, “ÖSO özgürlük gücü”, silahlar “insani yardım” malzemesi! Namusunu yitirmemiş bir iki yayın dışında, ÖSO gözüyle yorumlanmamış tek Suriye haberi bulamazsınız. Medya kudurganlığı her gün yeni boyut kazanıyor. Son örneği: Meksika’da mafia içi bir cinayet, “Esed ordusu tarafından kafaları elektrikli testere ile kesildi!” diye verildi! Bu tür haber sahtekârlığı bir değil, binlerce.
Toplumun cinnet hali ve cinayetler, medyanın “haber gıdası”! Vatandaş zaten, bu türden cinnet ve cinayet olaylarının gönüllü muhabiri oldu. Ceplerindeki “Akıllı telefon”ların kameraları 24 saat açık! Cinnet ve cinayet çağının politik yapılanma kadroları ise özel yetiştirildi. Dünyaya ilişkin politik haber ve yorumları onlar yapıyor. Bu kadrolar içinde “ödülle” süslenmiş ünlü yazarlar da var, ABD hayranlığıyla eğitilip “Ortadoğu siyaseti uzmanı demokrat” maskesiyle medyada üst katlara yerleştirilmiş süslü, besili gazeteciler de! Dünyadaki olaylara ilişkin söyledikleri yalan ve çarpıtmalar “Bu kadarı olmaz?” dedirten cinsten! Kendi kazançları nedir, bilmem; ama bu halk düşmanlarından hayatın kazandığı hiçbir şey yok. Dahası: halka cinayet ve cinnet emziriyorlar, yani kan! Sistem medyasının her zamanki yapısı buydu, ama bugünkü kudurganlığı her zamankinden fazla!
*********************
Dörtlük
Hayata katkınla anıl
Malınla mülkünle değil
Mazlumun bağrında sağıl
Zalimin koynunda değil
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.