Tayyip Erdoğan’ın
sanata az çok bulaşmışlığı var.
Belli ki şiir seviyor.
Gençliğinde hatta
kendisinin yazıp yönettiği bir tiyatro eserinde de oynamış,..
Yeteneklerini bu
yönlerde geliştirmeye çalışsa ülkeye belki daha az zararı
dokunurdu.
Fakat kader onu
siyasete sürüklemiş.
Gerçi sanata
ilgisini büsbütün yitirmediği görülüyor.
Konuşmalarında arada
bir şiir bilgisini ve zevkini sergilediğini görüyoruz.
Tiyatroya ve sinemaya
ilgisini de geçenlerde yaptığı bir konuşmada “artist burada”
diyerek kendini işaret etmesiyle ortaya koydu.
Bir heykeli “ucube”
diye nitelemesi bu alanda da iddialı olduğunu göstermişti…
Fakat kendisine
karşı olan sanatçılara “müsvedde” demesini nasıl
açıklayacağız?
Amacı sanatsal bir
değerlendirme mi, yoksa hakaret mi?
Sanatsal
değerlendirmeyse bunu hangi ölçülere göre, hangi yetkiyle
yapıyor?
Hakaretse, acaba
karşısındakilerin görüşlerini eleştirmek yerine sanatçı
kişiliklerine neden saldırıyor?
Sanat ve sanatçı
konusunda bir yetinmezlik, bir kıskançlık duygusu mu var?
Merak duyduğu sanat
alanlarında ilerlemeyip bir sanatçı müsveddesi olarak kalışının
acısını mı çıkarmak istiyor?
Eğer öyleyse,
rahat olsun, siyasette bugünkü konumunu kaybettikten sonra tıpkı
Kenan Evren gibi sanata soyunarak istediği sanat alanında ürün
vermeyi deneyebilir.
Hatta bu işten
iyi para da kazanabilir.
Örneğin amatör
bir ressam olan Hitler’in tablolarının çok iyi para ettiğini
biliyoruz.
Irak celladı
Bush da yine bir süre önce böyle bir deneme yaparak para kazandı…
Tayyip
Erdoğan’ın nesi eksik!
Şimdi ya da
düştükten sonra çıkaracağı bir şiir kitabının milyonlarca
satacağından kuşku yok…
Biz “sanatçı
müsveddeleri”nce başbakana ilişkin olarak asıl sorun, onun şu
andaki konumunda müsvedde olup olmamasıdır…
Çünkü pek
fazla vakti kalmadı.
En doğru
kararı verecek olan tarih, kendisinden bir diktatör taslağı,
başbakan müsveddesi diye söz edecek olursa, böyle bir hükmü
değiştirmeye hiçbir diktatörün gücü yetmez…
SANATÇILAR GİRİŞİMİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.