Siyasal yönetimin en yetkili kişileri
ve çevrelerince sanata, sanatçıya, aydına ve aydınlanmaya
yönelik ağır suçlama ve ötekileştirme söylemleriyle yıkıcı
uygulamaların son bir örneği tiyatromuzun iki saygın çınarını,
Sayın Metin Akpınar’ı ve Sayın Müjdat Gezen’i hedef alan
tehdit ve yargı süreci olmuştur.
Ayrıntıya girmeye gerek görmeksizin
dile getirilecek olursa, Metin Akpınar’ın söz konusu TV
programındaki sözlerinin asıl ve temel içeriği, her farklı
düşüncenin bir arada, şiddetsiz, barışçıl bir ortamda var
olma hakkı demek olan demokrasi vurgusudur.
Akpınar konuşmasında kökten
dincilik ve etnik ayrımcılık gibi bugün sadece bizim ülkemizde
değil, bu coğrafyada ve belli ölçülerde bütün ülkelerde var
olan bölücü, ayrıştırıcı eğilim ve uygulamaların
tehlikesine dikkat çekmiş ve sonucun sadece bu tür yönelimlerin
sorumluları için değil, söz konusu ülkeler için de kaçınılmaz
bir yok oluş olacağını vurgulamıştır.
Bunlar demokrasi ve aydınlanma
yandaşlarının tek bir kişi ya da kuruma değil, tehlikenin
kendisine yönelik ortak kaygı ve düşünceleridir.
Ülkemiz sanatının Metin Akpınar ve
Müjdat Gezen gibi en üst düzeyde değer sahibi, saygın
sanatçılarının düşüncelerinden ötürü yargılanarak adli
kontrol ve yurtdışı yasağı gibi yargı kararlarıyla sanık
konumuna düşürülmeleri sadece ve ancak ülkemizin uygar dünya
kamuoyundaki imajında yeni yaralar açacak, kendi ülkemiz içinde
de yeni bölünme ve düşmanlıklar yaratacaktır.
Sanatçılar Girişimi sözcüleri ve
katılımcıları olarak Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e yönelik
bu kabul edilemez uygulamalara son verilmesini, Akpınar ve Gezen’in
yalnız olmadıklarının bilinmesini istiyor, bütün sanatçı
arkadaşlarımızın bu açıklamamıza destek imzalarını
bekliyoruz.
Ataol Behramoğlu
Orhan Aydın
Bedri Baykam
Genco Erkal
Rutkay Aziz
Edip Akbayram
Nihat Behram
Cihat Tamer
Vecdi Sayar