Bu Kan, Özgürlüğün Kanı!
“Kan var bütün kelimelerin altında.” diyordu Cemal Süreya.
Yalnızca kelimelerin mi?
Şimdi her şeyin altından kan ve gözyaşı sızıyor.
İçimizden, dışımızdan, kalplerimizden, ruhlarımızdan.
Odalarımızda, balkonlarımızda, bahçelerimizde barış değil, kan ve gözyaşı oturuyor.
Onlar açıyor sabah kapımızı, onlar örtüyor geceleri göz kapaklarımızı.
Ancak bu kanı akıtan biz değiliz.
Ama bu kanın içinde bizi de boğmak istiyorlar.
Biz yazarları, karikatüristleri, ressamları, heykeltıraşları, oyuncuları kendi cinnetlerine kurban ediyorlar.
Düşünüyoruz, özgürlük istiyoruz, barış istiyoruz diye kalemlerimizi, divitlerimizi kırmak, mürekkeplerimizi kinleriyle zehirlemek istiyorlar.
Doğal dinsel, kültürel, siyasal farklılıkları düşmanlığın kanlı ırmağıyla kirletmek istiyorlar.
Öldürüyorlar, tutsak kılıyorlar, insanları kendi zalimliklerinin suç ortağı yapıyorlar.
Biz biliyoruz ki insanlık; temiz, aydınlık bir yeryüzü için, bu yeryüzünün esenliği için sanatçılarını yüceltmeyi hiçbir zaman unutmayacaktır.
Zalimlerin kaba baskıları, zulümleri, katliamları özgür düşüncenin ışıklı ırmağını kurutamayacaktır. Paris’teki karikatürist dostlarımızın katledilmesinin kalplerimizde açtığı yara, çok sıcak ve çok derindir. Bu yaranın daha da açılmaması için şimdi yeryüzünün bütün sanatçılarının yan yana gelmesi tarihi bir zorunluluktur.
Bizler bugün burada bu zorunluluğu, vicdani sorumluluğu dünya kamuoyuna yeniden duyurmak için buluştuk. Komşusunun evini yakıp o ev yanarken o ateşte yumurtasını kaynatmak isteyen vicdansızları, o ateşin kıyısında din siyaseti yapan din tacirlerini lanetliyoruz.
Dünya yanarken, sanatçıları öldürülürken gündelik dillerini yine ayrıştırıcı, düşmanlaştırışı algı üzerine kuran siyaset bezirganlarını lanetliyoruz.
Yeryüzü barışının kinden, kandan uzakta kurulacağını ve bu “yeniden inşia”da sanatçıların büyük görevler üstleneceğini biliyoruz.
Bu bilinçle, yeryüzünün bütün sanatçılarını “barış için yeniden eylem”e çağırıyoruz.
Yalnızca kelimelerin mi?
Şimdi her şeyin altından kan ve gözyaşı sızıyor.
İçimizden, dışımızdan, kalplerimizden, ruhlarımızdan.
Odalarımızda, balkonlarımızda, bahçelerimizde barış değil, kan ve gözyaşı oturuyor.
Onlar açıyor sabah kapımızı, onlar örtüyor geceleri göz kapaklarımızı.
Ancak bu kanı akıtan biz değiliz.
Ama bu kanın içinde bizi de boğmak istiyorlar.
Biz yazarları, karikatüristleri, ressamları, heykeltıraşları, oyuncuları kendi cinnetlerine kurban ediyorlar.
Düşünüyoruz, özgürlük istiyoruz, barış istiyoruz diye kalemlerimizi, divitlerimizi kırmak, mürekkeplerimizi kinleriyle zehirlemek istiyorlar.
Doğal dinsel, kültürel, siyasal farklılıkları düşmanlığın kanlı ırmağıyla kirletmek istiyorlar.
Öldürüyorlar, tutsak kılıyorlar, insanları kendi zalimliklerinin suç ortağı yapıyorlar.
Biz biliyoruz ki insanlık; temiz, aydınlık bir yeryüzü için, bu yeryüzünün esenliği için sanatçılarını yüceltmeyi hiçbir zaman unutmayacaktır.
Zalimlerin kaba baskıları, zulümleri, katliamları özgür düşüncenin ışıklı ırmağını kurutamayacaktır. Paris’teki karikatürist dostlarımızın katledilmesinin kalplerimizde açtığı yara, çok sıcak ve çok derindir. Bu yaranın daha da açılmaması için şimdi yeryüzünün bütün sanatçılarının yan yana gelmesi tarihi bir zorunluluktur.
Bizler bugün burada bu zorunluluğu, vicdani sorumluluğu dünya kamuoyuna yeniden duyurmak için buluştuk. Komşusunun evini yakıp o ev yanarken o ateşte yumurtasını kaynatmak isteyen vicdansızları, o ateşin kıyısında din siyaseti yapan din tacirlerini lanetliyoruz.
Dünya yanarken, sanatçıları öldürülürken gündelik dillerini yine ayrıştırıcı, düşmanlaştırışı algı üzerine kuran siyaset bezirganlarını lanetliyoruz.
Yeryüzü barışının kinden, kandan uzakta kurulacağını ve bu “yeniden inşia”da sanatçıların büyük görevler üstleneceğini biliyoruz.
Bu bilinçle, yeryüzünün bütün sanatçılarını “barış için yeniden eylem”e çağırıyoruz.
Türkiye Yazarlar Sendikası
Özerk Sanat Konseyi
Homur Mizah Grubu
Sanatçılar Girişimi
8 OCAK PERŞEMBE SAAT 18.00 FRANSIZ KONSOLOSLUĞU ÖNÜNDEYİZ.