30 Haziran 2014 Pazartesi

Nihat BEHRAM’a verilen ceza Anayasa Mahkemesi’nde


Nihat Behram, Yurt Gazetesi’ndeki “Ak Terfi dedikleri bu olmalı” başlıklı yazısı nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce hakkında verilen “kesin” nitelikli mahkumiyet kararını bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahemesi’ne taşıdı. Polis Müdürü S. Selim Ay için yazıda geçen “işkenceci ve tecavüzcü” ifadesini “hakaret” sayan mahkemece Behram 3 aya mahkum edilmiş, bu ceza para cezasına çevrilmişti. Mahkeme sonunda Av. Başar Yaltı “Yargılanması gereken Behram değil S. Selim Ay’dır! Anayasa Mahkemesi’ne biresel başvuru hakkımızı kullanacağız” demişti.

işkenceci ve tecavüzcülüğü kanıtlanmış” ifadesinin yazarın görüşü olduğu ve bu görüşü destekleyecek yeterlilikte olgu bulunduğunu belirten Behram’ın avukatları AYM’ne başvuruyu “verilen cezanın temel hak ihlali” olduğu savıyla yaptılar. Başvuruyla ilgili olarak Av. Abdurrahman Bayramoğlu, “Verilen ceza basın ve düşünce özgürlüğüne müdahale niteliğindedir; mahkemenin bu kararıyla yazarın düşüncelerini açıklama ve yayma hakları ihlal edilmiştir. Yeniden yargılama ve giderim talep ettik” dedi.


Geçtiğimiz günlerde Behram hakkında bir mahkumiyet kararı da, soL Gazetesi’ndeki yazısında Melih Gökçek için “yolsuzluk şampiyonu” ifadesini “hakaret” sayan Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilmişti.

19 Haziran 2014 Perşembe

Cumhurbaşkanlığı konusunda Basın Bildirisi‏

ÇANKAYA İÇİN ULUSAL BİRLİK
BASIN BİLDİRİSİ

Cumhurbaşkanlığı Çatı Adayı
​​​​​​​​​​19 Haziran 2014

Çankaya İçin Ulusal Birlik Komitesi Taksim-The Hill Hotel’de biraraya gelek bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşulan konuların metnini aşağıda bulabilirsiniz.


10 Ağustos’ta birinci turu yapılacak Cumhurbaşkanlığı  seçimi Türkiye’nin ilk deneyimidir.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ilk defa yurttaşların vereceği oyla seçilecektir. Bu nedenle aday seçimi çok önemlidir. Ülkemizdeki ve çevremizdeki olumsuz siyasi gelişmeler ile emperyalist planları da göz önüne aldığımızda, Cumhurbaşkanı adayının seçimi daha da önemli hale gelmektedir.

 Büyük Uzlaşı toplantılarında Cumhurbaşkanı adayında aranması gereken nitelikler konusunda toplumun örgütlü geniş kesimlerinin görüşleri alınmış ve katılan kuruluş temsilcileri  bu açıdan ortak paydada buluşan açıklamalar yapmışlardır.

         "Çankaya İçin Ulusal Birlik Grubu" olarak bizler de,
·        Mustafa Kemal'in ÇANKAYA’sında gerçekten demokrat;
·        Laik, hukuka, insan haklarına, kadın-erkek eşitliğine inanan;
·        Milli ve manevi değerlerimize saygılı;
·        Tam bağımsızlıktan ve barıştan yana;
·        Bölücülüğe ve gericiliğe asla ödün vermeyecek;
·        Bu güzel ülkenin bütününü, ayrımsız kucaklayacak;
·        Anayasamızın değiştirilemez hükümlerine ve ettiği yemine sadık kalacak;

 bir Cumhurbaşkanı görmek istediğimizi Büyük Uzlaşı toplantısında dile getirmiş ve verdiğimiz ilanlarla tüm siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine ve kamuoyumuza duyurmuştuk.

        "Çatı adayı", Cumhuriyetimizin temel ilkelerine bağlı geniş kesimlerin  ve demokratik kitle örgütlerinin görüşü alınmadan açıklanmış bu nedenle de -yerli, yabancı bazı kurum ve çevreleri memnun etse de- ulusal çıkarları önde tutan, tam bağımsızlık ve laiklikten ödün vermeyecek olan kurumlarımızın yani bizlerin beklentilerini karşılamamıştır.

         Cumhurbaşkanlığı için yukarıdaki -olmazsa olmaz- niteliklere sahip yeni bir adayın bir an önce belirlenmesi konusunun dikkate alınmasını istiyoruz, bekliyoruz.


BİLDİRİ OKUNDUKTAN SONRA SÖZ ALAN KATILIMCILAR İSE ŞU GÖRÜŞLERİ BİLDİRDİLER:

NAZAN MOROĞLU (İKKB KOORDİNATÖRÜ):
Kritik bir dönemden giçiyoruz ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak tek tek hareket etmek yerine Çatı Aday için Çatı Örgüt oluşturduk: Çankaya için Ulusal Birlik.

NECLA ARAT (İKKB KOOERDİNATÖRÜ):
Kaygan bir zeminde olamak istemiyoruz. Temellere ve kurallara bağlı bir aday istiyoruz. Bu aday hazırlığı yapıldığı süreçte ismi hiç geçmeyenve halkın tanımadığı bir aday. Tam anlamıyla görücü usülü bir Cumhurbaşkanı seçimine zorlanıyoruz. İlkelere bağlıaday talebimiz olduğu için adayın geri çekilmesi doğrultusunda olan isteğimizi tekrarlıyoruz.

BEDRİ BAYKAM (UPSD BAŞKANI- SANATÇILAR GİRİŞİMİ SÖZCÜSÜ):

Kendisinin oy vermesini istediği kitle ile doku uyuşmazlığı varbu haketmediğimiz bir sonuç. Yapılan tüm dialoglar ve ortak aday kararı yerinde bir gelişim. Biz sağ adaya açıktık ama çizgi aşıldı. Laik sağ geçmişi ve güvenilir olan bir aday yerine İslami referansı olan ve kimsenin tanımadığı bir aday çıktı. CHP herkesle temas etti. Sivil Toplum Kuruluşları, sendikalar, partiler, sanatçılar... Bu kadar yapılan görüşmeden orataya çıkan aday bu mu? Siyasi tecrübesi yok hatta siyaset yapmak istemediğini kendisi ifade etmiş. Bu aday Erdoğan'ın karşısına çıktığı zaman onunla baş edebilecek mi? Sayın İhsanoğlu, tam tersine AKP'nin bizlerden de oy alabilmek için öne sürdüğü bir aday gibi. Bu düşüncelerin hepsine Sanatçılar Girişimi de katılıyor. Orhan Aydın, Gülsen Tuncer, Edip Akbayram, Tarık Akan, Müjdat Gezen, Orhan Kurtuldu ve daha sayısız sanatçımız.
Bugun görüyoruz ki seçmen potansiyelemizin 2/3 adaya karşı çıkıyor. Bizim AKP seçmenini ikna etmeye çalışmamız gerekirken, kendi seçmenlerimizin tepkisiyle karşı karşıyayız. Tüm tepkilerin değerlendirilip hatadan geri dönülmesi gerekiyor.


İLHAN GÜLEK (USTKB SÖZCÜSÜ):

Barış, lailk yüzümüzün kabul edemeyeceği bir aday. Bundan çıkar sağlayacak kesimler memnun gayet memnun. Göz boyamak için yapılan görüşmelerin işe yaramadığını ve bunlara kanmadığımızı bilmelerini istiyoruz. Koltuğa yakışacak bir aday talep ediyoruz.

ÖNAY ALPAGO (ESKİ BAKAN):

Tüm kimliklerimin yanı sıra CHPliyim ama bu adayı benimsemiyorum. Çünkü bu Parti genelinde de benimsenmiyor. Burada sadece Cumhurbaşkanı seçilmiyor. Genleceğimizi şekillendirmeye çalışıyoruz. Sayın İhsanoğlu'nun üm yaşamı ve geçmişi kendi tercihleri doğrultusunda şekillenmiş, bu gayet normal. Ama kendisinin tercihleri, bizim tercihlerimiz olamaz. AKP ile aynı kimlikte bir aday çıkaracağız yarışına girmememiz gerekiyordu. Bu kabul etmek fıtratımızda yok.



ŞULE PERİNÇEK (AYDINLIK GAZETESİ):

Basın olarak görevimizi rahatlıkla yapmak istiyoruz. Bu durum biz kadınlar için de büyük tehlike. Çocuklarımız, torunlarımız için başı dik ve özgür bir Türkiye istiyoruz. Bizim tanımlarımıza uygun bir Cumhurbaşkanı olursa ancak rahat uyuruz.

TÜM ÖĞRETİM ÜYELERİ DERNEĞİ:

Sorum şu: Cumhurbaşkanılığı için mülkiye, tıbbiye, harbiyenin kökü mü kurudu da El-Ezher ve Exeter Üniversiteleri mezunu tercihimiz oluyor.

ELİF İLHAMOĞLU (TGB BAŞKAN YARDIMCISI)

CHp yerel seçimlerde yaptı hatanın aynısını tekrarlamaktadır. AKP dublörü niteliğinde adayları seçerek başarısızlığa gitmektedir. Türk ulusu kendi bağrındn aday çıkaracak güçtedir.







ÇANKAYA İÇİN ULUSAL BİRLİK GRUBU

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, Kadın Araştırmaları Derneği, ADD – Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Üniversiteliler Kültür ve Eğitim Vakfı, İP İstanbul Öncü Kadın, Türk Kadınlar Birliği( İstanbul-Beşiktaş-Bakırköy-Şişli-Kadıköy-Pendik Şubeleri), Çağdaş Anneler Derneği, CKD - Cumhuriyet Kadınları Derneği  (Kadıköy,  Maltepe, Fatih, Şişli Şubeleri), Şahkulu Sultan Vakfı, Çocuk Gelinlere Son Grubu, Milli Merkez, CUMOK, 68'liler Birliği Vakfı, Marmara Emlak Müşavirleri Derneği, Eğitim İş 3 ve 4 Nolu Şube, TÜMÖD İstanbul, TOBAV, Türkiye Gençlik Birliği, Türkiye Liseliler Birliği,  Ulusal Kanal, Aydınlık Gazetesi,  Onuncu Köy Derneği, Yurttaşlık Hareketi Derneği, Uluslararası Plastik Sanatları Derneği, Konut İş Sendikası, Şişli Sanat, Taşeron İşçileri Derneği, Talatpaşa Komitesi, Türkiye Sanatçılar Birliği Düzenleme Kurulu, Troya Folklor Araştırmaları Derneği, Bakırköylü Sanatçılar Derneği (BASAD).

2 Haziran 2014 Pazartesi

MÜSVEDDE KİM?


Tayyip Erdoğan’ın sanata az çok bulaşmışlığı var.
Belli ki şiir seviyor.
Gençliğinde hatta kendisinin yazıp yönettiği bir tiyatro eserinde de oynamış,..
Yeteneklerini bu yönlerde geliştirmeye çalışsa ülkeye belki daha az zararı dokunurdu.
Fakat kader onu siyasete sürüklemiş.
Gerçi sanata ilgisini büsbütün yitirmediği görülüyor.
Konuşmalarında arada bir şiir bilgisini ve zevkini sergilediğini görüyoruz.
Tiyatroya ve sinemaya ilgisini de geçenlerde yaptığı bir konuşmada “artist burada” diyerek kendini işaret etmesiyle ortaya koydu.
Bir heykeli “ucube” diye nitelemesi bu alanda da iddialı olduğunu göstermişti…
Fakat kendisine karşı olan sanatçılara “müsvedde” demesini nasıl açıklayacağız?
Amacı sanatsal bir değerlendirme mi, yoksa hakaret mi?
Sanatsal değerlendirmeyse bunu hangi ölçülere göre, hangi yetkiyle yapıyor?
Hakaretse, acaba karşısındakilerin görüşlerini eleştirmek yerine sanatçı kişiliklerine neden saldırıyor?
Sanat ve sanatçı konusunda bir yetinmezlik, bir kıskançlık duygusu mu var?
Merak duyduğu sanat alanlarında ilerlemeyip bir sanatçı müsveddesi olarak kalışının acısını mı çıkarmak istiyor?
Eğer öyleyse, rahat olsun, siyasette bugünkü konumunu kaybettikten sonra tıpkı Kenan Evren gibi sanata soyunarak istediği sanat alanında ürün vermeyi deneyebilir.
Hatta bu işten iyi para da kazanabilir.
Örneğin amatör bir ressam olan Hitler’in tablolarının çok iyi para ettiğini biliyoruz.
Irak celladı Bush da yine bir süre önce böyle bir deneme yaparak para kazandı…
Tayyip Erdoğan’ın nesi eksik!
Şimdi ya da düştükten sonra çıkaracağı bir şiir kitabının milyonlarca satacağından kuşku yok…
Biz “sanatçı müsveddeleri”nce başbakana ilişkin olarak asıl sorun, onun şu andaki konumunda müsvedde olup olmamasıdır…
Çünkü pek fazla vakti kalmadı.
En doğru kararı verecek olan tarih, kendisinden bir diktatör taslağı, başbakan müsveddesi diye söz edecek olursa, böyle bir hükmü değiştirmeye hiçbir diktatörün gücü yetmez…



SANATÇILAR GİRİŞİMİ